Suda doğum son yıllarda giderek daha sık tercih edilen bir doğum yöntemidir. Suda doğum artan bir popülariteye sahip olsa da aslında çok eski zamanlardan bu yana uygulanan bir yöntemdir.
Son yıllarda birçok ülkede alternatif doğum yöntemlerinden biri olan “Suda Doğum” gebelere bir doğum seçeneği olarak sunulmaktadır. Suda doğum; bebeğin su altında doğumu anlamına gelmektedir. İlk suda doğum 1805 Fransa’da gerçekleşmiş olup, sonrasında Rusya’da başlamış, 1970’li yıllarda Dr. Michel Odent’in doğum havuzlarını kullanması ile tüm dünyada yaygınlaşmıştır. Türkiye’de ise ilk suda doğum 1993 yılında gerçekleşmiştir.
Doğumun birinci ve ikinci evresinde kullanılan suyun doğum ağrısını azaltma, doğum süresini kısaltma, epizyotomi ve perineal yırtıkları azaltma ve anne memnuniyeti artırma gibi yararları olduğu bilinmektedir.
Dünyada giderek artan hızla alternatif bir doğum yöntemi olarak kabul edilen suda doğum, sıcak su içeren küvetlerde gerçekleşen konforlu bir süreçtir, genellikle bir doğum havuzunda gerçekleştirilen bir doğum yöntemidir. Havuz, anne adayı ve bebeğin rahat etmesi için sıcak su ile doldurulur.
Suda doğum 35 ila 37 derece sıcaklıktaki suyla dolu havuzlarda ya da küvetlerde uzman doktorlar eşliğinde gerçekleştirilir.
Ilık suyun sakinleştirici etkisi anne adayının stresini azaltarak doğum sürecinin daha konforlu bir şekilde tamamlanmasına yardımcı olur.
Anne adayı, doğumun gerçekleşeceği havuza girer ve doğum sırasında suyun içinde kalır. Doğum süreci tamamlandıktan sonra, anne adayı ve bebeği havuzdan çıkarılır.
Suda doğum her ne kadar normal doğum ve sezaryen doğuma alternatif bir yöntemmiş gibi düşünülse de vajinal yolla gerçekleştirilmesi nedeniyle normal doğumun bir türüdür.
Suda doğum sayesinde anne adayı doğum sırasında daha az ağrı çeker, vajina kasları doğal olarak gevşer ve ağrı kesici kullanılması ihtiyacı azaltılmış olur.
Özel olarak hazırlanan küvetlerde suyun içerisinde gerçekleşen suda doğum, epidural doğum gibi tamamen ağrısız bir yöntem olarak düşünülmemelidir.
Suda doğum nasıl yapılır?
Gebe rahim ağzı 4-5 santim açıldıktan sonra yani aktif doğum fazından itibaren özellikle derin ılık suda uzanmalıdır, su gebenin karnını tamamen örtmeli ve göğüslere kadar çıkmalıdır. Karnı dışarıda bırakan suda doğumun çok fazla faydası olmaz. Gebe suda yatar, uzanır, dizlerinin üzerinde durabilir, diz dirsek pozisyonunda durabilir, çömelebilir ve sağa sola her türlü yöne hareket edebilir. Suya aldığımız gebelerin ağrıları dayanamayacakları kadar fazlaysa ve hekim uygun görürse ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir. Gebe suyun içindeyken bebeğin kalp atışları aralıklı olarak takip edilir ve doğum ağrılarının şiddeti ve sıklığı doktor tarafından takip edilir. Her şey yolundaysa bebek, suyun içerisine doğurtulur.
Suda doğum faydaları şöyle sıralanabilir:
Daha az ağrı: Sıcak su, doğum sırasında ağrıyı hafifletir. Bu nedenle, kadınlar suda doğum yaparken daha az ağrı hissederler.
Rahatlama: Sıcak su, kaslardaki gerginliği azaltarak anne adayının rahatlamasına yardımcı olur. Bu da doğumun daha kolay ve rahat geçmesini sağlar.
Doğumun hızlandırılması: Sıcak su, doğum sırasında kasları gevşettiği için, doğumun daha hızlı ilerlemesine yardımcı olabilir. Bu nedenle, suda doğum yapan kadınların çoğu, normal doğum yapan kadınlara göre daha kısa bir doğum süreci yaşarlar.
Daha az stres: Suda doğum yapmak, sıcak suyun rahatlatıcı etkisi sayesinde, doğum sürecinde stresin azaltılmasına yardımcı olur.
Doğum esnasında bebek için daha uygun bir ortam: Suyun sıcaklığı, bebeğin doğumdan sonra soğumasını önler. Ayrıca suda doğan bebekler, daha az stresli bir doğum süreci geçirirler.
Bebek için faydaları:
Suda doğumda bebek, rahim içindeki amniyon kesesinden çıkarak önce ılık su havuzuna, daha sonra anne kucağına geçer. Yani bir sıvı ortamdan başka bir sıvı ortama yumuşak bir geçiş yapar. Bu durum bebeğin panik duygusunu yaşamadan kendini güvende hissetmesini sağlar.
Suda doğum ilaç/analjezi kullanımı ve diğer müdahaleleri azalttığı için bebek de bunların yarattığı olası yan etkilerden korunmuş olur.
Kolay bir doğum sağlandığı için bebeğin kafatasının ve beyin hücrelerinin zarar görme ihtimalini düşürür.
Kimler için uygun değildir?
Anne adayının ateşinin 38 santigrad değerinden yüksek olması veya anne adayında enfeksiyon şüphesi olması
Amnionit (plasental zarların enfeksiyonu)
Fetal distres (rahim içindeki bebeğin sıkıntıya girmesi)
Fetal kalp atımını dinlemenin uygun olmadığı ve sürekli elektronik fetal kalp atımı izleminin gerektiği her türlü durum.
Yüksek Riskli Gebelikler:
– Aşırı vajinal kanama
– Fekal materyal (koyu mekonyum vb ) tarafından kirletilmiş amniotik sıvı
– Pozitif HIV (Aids testi) durumu
– Malprezentasyon (Bebeğin kanal içine girişindeki farklılıklar)
– Koyu partiküllü mekonyum ( Perinede aspirasyonu gerektirebilecek derecede)
– İlk trimester USG ile doğrulanan gestasyon yaşının 36 haftadan küçük olması
Bunun yanı sıra anne adayının aşırı kanaması ya da enfeksiyonu olması, ikiz ve üçüz gibi çoğul gebelikler olması ya da beklenen doğum tarihinden iki hafta ya da daha uzun süre önce erken doğum beklenmesi halinde suda doğum tercih edilmez.
Sonuç olarak…
Konuyla ilgili yapılan ve vajinal doğum ile suda doğumu karşılaştıran pek çok araştırmalarda yarar veya zarar etkisi açısından her iki doğum şeklinin birbirine karşı çok üstün avantaj ya da dezavantajları bulunmamakla birlikte, suda doğum özellikle son yıllarda pek çok çift tarafından tercih edilen “alternatif bir doğum yöntemi” haline gelmiştir..
Bu konuda hekim tecrübesi, hastane koşulları ve çiftlerin görüşleri ortak olarak değerlendirilmeli ve karar bu yönde şekillendirilmelidir